17 Şubat 2010

kerbela: geçmişe efsanelerden bakış


kalabalık ve etkileyici oyuncu kadrosu

Pek tiyatro ile aram yoktur. sıkıla sıkıla izlediğim çok olmuştur. o yüzden bir oyuna gitmem eğer oyun çok met edilmediyse ve de organizasyonu yapan bir arkadaş yoksa.

kerbalaya gittim. Yani bir arkadaş organizasyonu yapıyordu ve de oyundan acayip övgüyle bahsediyorlardı. oyun tam bir
gorsel şölendi, dans, ışık ve müzik muhteşemdi. başlı başına bir konser ya da dans gosterisi havası vardi. öte yandan konu, olaylar pek benim ilgimi çekmedi. gerilim eksikti.

hz. ali'nin ölümünden başlayarak kerbela trajedisini konu alıyor. trajedidir çünkü hz. muhammed'in torunlarının halife tarafından katlinin hikayesidir. ölümü göre göre direnmenin hikayesidir.

anlatılan hikaye anadolu aleviligindeki efsanelere ve motiflere dayanıyor. yani anlatılan hz ali gerçekte yaşamış olan değil, alevilikte bahsedilen hz. ali'dir. aynı şekilde anlatılan çatışma yaşanmış olan iktidar mücadelesi değil de halkın, yoksulun yanında yer alanların girdiği bir çatışmaya dönüşmüştür alevi anlatılarında. bunun yaratıcı ve güzel bir ifadesi de gelecekten ermişlerin zaman girdaplarını aşıp hüseyin'e ulaşabilmesidir.

anadolu aleviliğindeki kilit bir hikayeyi ve değerler sistemini çok da güzel anlatmışlar. Devlet tarafından yok sayılmış/sayılan, çocuklarına sünni eğitim verilerek ve köylerine imam göndererek asimile edilmeye çalışılan ve ibadethaneleri tanınmayan aleviler için devletin tiyatrosunda bu oyunu görmek çok farklı bir duygu yaratacaktır.

oyundan bir alinti ile bitireyim:
"bu yaşananlardan sadece zalimler değil, kendi çıkarı için susanlar da sorumludurlar"

Hiç yorum yok: