1 Mart 2007

sis ve gece



polisiye yerli film. son anda yetiştim filme ve izlemeye başladım. beklentim çok çok yüksek değildi ama iyi birşey beklemiyor da değildim.
pekte polisiye film meraklısı olduğumu söyleyemem. buna rağmen bir polisiye film izlerken aşağıdaki beklentilerle izliyorum:
- sona ulaşmak için satır aralarını okumak lazım
- film süresince olası görünen birden fazla kurgu olur
- yeni olaylar, yeni bilgiler eski kurguları alt-üst edebilir, kurguların gerçek olma olasılıklarını etkiler.

ne yazık ki filmde bu beklentilerimi karşılayamadım. verilen bilgiler genelde doğru çıkıyor ve yeni bilgilerin eklenmesi eski bilgileri köklü bir sorgulamaya neden olmuyor. bir çok kurgu oluşmuyor. o yüzden tempo bana biraz düşük geldi. beni rahatsız eden bir nokta da "yargısız infaz" ile birinin öldürülmesinin filmde oldukça doğal yansıtılması, bu işin bir insanlık suçu, yapan kişinin aslında bir katil olduğuna dair en ufak bir işaretin olmaması.

bunlara rağmen uğur polatı izlemek her zaman büyük keyif. zamanımızın en iyi oyuncularından bence.

ne yalan söyleyeyim mine'nin (selma ergeç) evine, evde ki tavırlarına, tablolarına ilgi duymamak elde değil. sedatın (uğur polat) neden mineye tutkun olduğunu anlamak pek sorgulama gerektirmiyor.

sonuç olarak uğur polatın oyunculuğu ve minenin her yönüyle çekiciliği adına izlenebilir diyorum.

Hiç yorum yok: