yalın arkadaşımla beraber, doğa araştırmaları, sporları ve kurtarma derneği (dask)'nin düzenlediği anadolu dağ maratonuna (adam) katıldık. bilmeyenler için şöyle bir bahsedeyim. maraton iki gün sürüyor. üç farklı parkur oluyor (kısa, orta, uzun). elinizde bir harita ve bir pusulanız var. sırtınızda da eviniz. harita ve pusula yardımı ile belirli istasyonlara sırası ile ulaşmaya çalışıyorsunuz. ilk gün son istasyon ara kamp oluyor, yani kamp kuracağınız yer. ikinci gün sabahtan tekrar maraton başlıyor ve başladığınız yere dönüyorsunuz. bu sene bolu gerede'de düzenlendi. iki sene önce de katılmıştık o da beypazarı karaşarda olmuştu. dağ havasından, çadırdan zevk alıyorsanız yarışa katılmadan sadece kamp alanına gidip takılabilirsiniz. bunun yanında kendinize işkence etmeyi de seviyorsanız yarışlara katılmanızı tavsiye ederim. aşağıda bizim hikayemiz:
cuma akşamı 4:30 gibi alışverişimizi yaptık. sonra yola çıktık. otoyoldan geredeye yol aldık. otoyola girerken kart almadığımız için 2 milyon yerine 12 milyon odedik. çadırımızı kurup, kaydımızı yapıp uyuduk.
tabi daha önce katıldığımız yarıştan tecrübe ile bu sefer özene bezene haritayı inceledik. bir sonraki istasyona hangi güzergahtan gideceğimize karar verdik. "yavaş yavaş acele et" bu maraton için çok güzel bir slogan.
güzergah konusunda birbirimizi ikna ettikten sonra koyulduk yola.
tabi her ne kadar haritaya ve güzergaha zaman ayırsakta kaybolmadık değil. bu gördüğünüz şaşkın bakışlar biz nerdeyiz, haritada burası nere sorularına cevap arıyor.
okuduğunuz üzere 210 nolu gruptuk. yolumuzun üzerinde köyler vardı.
ankarada yaşayınca, en ufak su akışı ilgimi çekiyor.
daha 3 saat oldu yola çıkalı. bittik, yorulduk.
ama yılmadık, yürümeye devam ediyoruz. bu sefer su yatağındayız.
2 yorum:
iyi yapmışsınız mustafa; dağları özledim. dizlere dikkat, dönüşü olmuyor, bende de aynı sorun var. Bu arada, siz kaybolurken çikoyla Büyükada'da faytondaydık, dondurmalı vafılları sindirirken:)
Yorum Gönder