15 Şubat 2008

gidişat özgürlük değil çoğunluğun diktatörlüğüdür

türban konusunda iyice bir netleştim. olacak olan özgürlük değil çoğunluğun diktatörlüğüdür. yani tek tipe özgürlük geri kalana baskı. bu ülkede dini siyasete bulaştırmanın ne kadar tehlikeli olabileceğini, aşırı uçların aslında çok ve etkili olduğunu görmek için sivas katliamına bakmak yeterlidir. eğer aşırı uçlar etkisizse nasıl oluyor da on binlerce insan toplanıp onlarca insanı diri diri yakıyorlar. nedeni de sadece ve sadece inançlarının farklı olması.

üstelik şu anda üniversite öğrencilerinin saçlarını örtmesi yasak değil. bu konuda hassas olanların çoğu peruk takarak derse giriyor. yani saçlarını örtebiliyor ama türbanla değil. kadınların saçlarının örtülmesine inanan biri için peruk takmanın incitici olacağını kabul ediyorum ama amacına ulaşıyor. bu arada kadınların saçlarının örtülmesini savunmak ta gerici bir yorumdur. neden mi gerici sonuçta çağımıza uymayan, kadını baskı altına alan ve kapatan bir zihniyet.

ertuğrul özkök'ü hiç ama hiç sevmem. görüşlerini de pek beğenmem. yalnız bu yazısı oldukça doğru tespitler içeriyor. bu işi siyasetçiler çözemez

savunulan görüşlerin iç çelişkilerini güzel sergilemiş: özgürce giyinerek okumak.

akp hep bu taktiği uyguladı. önce sizleride tatmin edecek çözümler bulacaz diyerek oyaladı sonra bildiğini okudu. erdoğan cumhurbaşkanı adayı seçilirken sürpriz olacak dedi apdullah gül seçildi. bu nasıl sürpriz anlamadım. seçimlerden sonra herkesi tatmin eden çözümler bulacağız, şaşıracaksınız dedi, gene apdullah gül seçildi. neresine şaşıracağımızı anlamadım. şimdi gene aynı taktik yok apdullah gül herkesi tatmin edecek şekilde davranacakmış. yapmayın, inanmayın, artık bu oyuna gelmeyin. cumhurbaşkanının açmazı

bu olaylar istisna olmayacak. zorbalık manzaraları

laiklik gerçekten tehlikede: laiklik izleme komitesi

akp'ye güvenilemeyeceğini çok güzel ortaya koymuş: mhp uyanıyor mu?

bu arada küçük ölçekli şirketler "kriz başladı, daha ne kadar dayanırız bilemiyoruz" diye bağırıyorlar duyan yok. biz ise ülkeyi nasıl gereriz, nasıl bir iç savaş çıkarırız diye konuşup duralım. zaten kürtlere yapılan aşırı baskıların sonucu bir iç savaş yaşadık ve yaşıyoruz. şimdi de başka bir konuda savaş çıksın.

2 yorum:

oyluuu dedi ki...

türban olayında sus sus nereye kadar, ispirin bu yazılarına çok seviniyorum, biraz daha yorum gelmesini de bekliyorum açıkçası.
kadının başını kapatması bence aptallıktır, bir erkeğe saçını göstermemek hem o erkeğe sapık muamelesi yapmak hem de saçını kapatmayanları aşağılamaktır. yaşadığımız zamanda çağdaş bir ülke olma yolunda ilerlerken saç kapama tartışması benim gibi kadınları çok incilticidir aşağılayıcıdır.
bu durumun siyasi, üniversite ortamı ve laiklik gibi bakılabilecek bin tane farklı cephesi var, konu akp politikaları olunca laiklik tehlikesi de ön planda oluyor ama üniversitede hoca olarak görev yapan bir kadın için en kabul edilemez şey yerlere kadar sürünen paltolar, başta komik peruklar ya da türbanlar, sadece kızlarla aynı grupta çalışmak isteyen kızlar, en çok gitmek istedikleri yer için mekke diyen gençler, drama dersinde hocam ben erkeklerle el ele tutuşmasam olmaz mı diyen zihniyetlerdir.
tekrar diyorum; 2008 yılında inanç uğruna başını kapatmak aptallıktır. para için, güven için, aile baskısı için kapatmak ise çaresizliktir, bunlara çözüm aramak için ise anti örgütlenme gereklidir. herkes payına düşeni yapmaya başlasın artık...

Adsız dedi ki...

Selam Ben Sadi;

Ben tabii Raki icilebilen totaliter rejimi raki icilemeyen totaliter rejime tercih ederim.

Turban konusunda illa siyah beyaz gibi bir netlesme bekliniyorsa, raki guzel bir katalizor oluyor bu surecte.

Elbette uzuluyorum rakinin boyle seylere alet olmasina ama elden bir sey gelmiyor.

Kisisel bir not da ekleyeyim. Dunyanin en iyi yatirim bankalarindan birinde ise baslayacagim. Zengini daha da zengin yapmaya calisacagiz yani. Turban konusunda raki masasinda ortaya cikan birliktelik, baska bircok konuda raki masasinda kalir gibi geliyor :)

Kalin saglicakla