26 Mart 2008

vur kızım sen de vur

5 yaşındaki yiğenim yağmur kreşteki çocukların ona kötü davranmasından ve vurmasından dolayı içine kapanmaya başladı. bunun üzerine annem "şu çocuğa nasıl vurulacağını, nasıl karşılık vereceğini öğretin" deyip duruyordu. biz de yağmur'la kreşte olan bu konuyu canlandırmaya karar verdik.

hadi dedim sen beni döven çocuk ol, ben de dövülen olayım. yağmur bana vurup kötü davranmaya başladı, sonra ben gidip öğretmene (ablam) şikayet ettim. öğretmen bizi yanına çağırdı ve konuşmalar oldu.

ikinci seferinde ben yağmur'a vurdum. annem kenardan "vur kızım vur sen de vur" diye bağırıyor. yağmur da öğretmenine gitti "bu bana vuruyor" diye şikayet etti. bunun üzerine ben de "yoo yalan söylüyor, vurmadım" diye durumu kızıştırdım.

oylum, yağmur, ablam ve ben arasında bu konuyu farklı farklı canlandırdık. karşılık olarak vuran çocuk, küsüp köşesine çekilen çocuk, ağlayan çocuk... böylelikle yağmur'un bu gerilimli olayı ve olası tepkileri dışarıdan gözlemleme fırsatı oldu.

bu olayın yanı sıra da ara ara "ispiyoncu yağmur" diye baskı yaptım, kenardan da "kızım seni kızdırmak için yapıyorlar, eğer kızmazsan onları takmazsan sen kazanırsın" gibi yönelimler veriyorlardı.

ben ilkokula başladığımda birinci sınıfın ilk döneminde dayak yeyip dururdum. şubat tatilinde abim gelip nasıl vuracağımı falan öğretti. annem o zaman da abime "şu çocuk dayak yiyip duruyor nasıl vuracağını gösterin" demişti. ikinci dönem hem kimse benimle kavga edemiyordu hem de belalılar arasında benim de ismim geçiyordu. hocaya ispiyonlayanlarla da baya bir uğraşırdık. içimde bir kararsızlık olsa da çocuklara böyle durumlarda karşılık verip vurmalarındansa öğretmenlerine şikayet etmelerini anlatıyorum.

5 yorum:

Yilmaz dedi ki...

ne guzel bir anlatma tarzi ya, harika bir fikir.. benim aklima, uzun uzun nutuk atmak gelirdi.. canlandirmak, hem de turlu rollerle.. cok tatli bir fikir. Bence, gunun sonunda ogretmene sikayet etmenin daha iyi bir yol oldugunu ogrenirdim ben olsam..en azindan ilk once oyle yapmak lazim herhalde. Yani, arkadaslarini sevebilmesinin yolunu acmak lazim, adaleti kendisi saglamaya calistigi anda (siddetle) karsisindakini haklasa bile sevgi cikmaz oradan gibime geliyor..
Ben hala tiyatro fikrine takildim yahu, ne guzel.. yaratici dirama da neymis biz anlamazuk, diye dusunurdum ilk basta, ama bu ornek ne kadar anlamli oldugunu ortaya koydu.
Simdi aklima Semih Hocamin (prof. Semih Koray) bilkentte mastir yaparken buna benzer bir hikayeyle bize ders verisi geldi; tabii 25-30 yaslari arasindaki bireylerde etkili olur herhalde.. Ben tabii tezi mezi salladim, amarikadan da doktoraya kabul alinca, kendimi lezzete, sefaya verdim .. Semih hocayla da haftada bir tezimizi gorusuyoruz, adam bir citlatti iki citlatti, Yilmazim calis bak boyle olmuyo gibisinden, tabii ben he hii diyerekten oyaliyorum, rakibi yoruyorum.. Bakti olmayacak, birgun bana bir hikaye anlatti, belki bilirsiniz ama anlatayim;
Bir eski zamanda, Istanbul'daki padisah oglunu evlendirmek istiyormus; prensesler kontesler falan dusunup duruyormus.. Oglu da demis ki baba ben bir kiz gordum, ta su karsi yakada oturur, ben ondan baskasina varmam, o olmazsa olmaz ben evlenmem, soyun kurur ona gore demis.. Padisah da yapma etme falan...ikna edememis, ne yapalim madem ki budur durum, gidin hemen kizi alin getirin demis, basvezire.. Basvezir tabii ki o donem, artik birak ozel harekati, Teskilat- Mahsusa'dan da onceki derin devletin bas aktoru olacak, sehzadeyle kizi almaya gidince, kizin evinin onunde askerlerine demis ki, hemen gidin kizi alin getirin, babasini kardeslerini de oldurun ki soy sop mevzusu olmasin, orda burda hak iddia ederler, reparasyon isterler, birlik butunlugu (o zaman da en cok ihtiyac olunan birseymis bu)tehdit ederler deyi boyunlarini vurun demis ki, askerler firlamadan once, sehzade hemen one atlayip, yahu olur mu oyle sey, usuldendir kizi bir isteyelim once kizi vermezler yokusa surerlerse bizi o zaman sopayi gosteririz, demis.. Neyse, calmislar kapiyi babasi cikmis kizin, durumu anlatmislar kibarca istemisler kizi,hayirlisiyla.. baba da dinlemis dinlemis... "dusunuruz" deyip kapiyi kapamis yuzlerine..Tam basvezir celallenirken sehzade demis ki, "yahu dusunecegim dedi, birakalim dusunsun bir, hic kaba kuvvete gerek yok.. Kesin olur bu is, sehzadeden iyisini mi bulacak, yarin gelir aliriz kizi" demis..
Neyse yarin gelmisler, yine ayni senaryo,.. durumu hatirlatmislar yine, basvezir icinden ya sabir cekerekten, askerler tetikte beklerken... baba "yahu dusunuruz dedik ya" demis.. Tam basvezir yargisiz infaza dogru meyillenirken, sehzade yine araya girmis "aman yapma etme, bu kiz benim karim olacak, ortaligi kana bulamayalim"; sonra hesabi sorulacagindan falan degil: ki o donem bu isler cok yayginmis, yahu neler oluyor diyenleri de hemen ayiklatiyormus bu basvezir, kacip gavur ellerin kadilarina cikip da buradaki zulmu anlatanlara da, basvezirin adamlari munkir, hain ilan ediyorlarmis..Han-i Osmani'nin , Devlet-i Ali'nin yuzu suyu hurmetine, boyle bir zulum gorse de, gidip elin gavuruna sikayet mi edilirmis? hem Osmanli'nin Osmanli'dan baska dostu da yokmus o zamanlar; ki bu dostlar kumesi de sonralari giderek kuculmus, kuculmus.. Neyse,konumuzdan sapmayalim; ucuncu gun basvezir, sehzadeye demis ki, siz gelmeyin efendim, biz kizi alir geliriz. Neyse, gitmisler, calmislar kapiyi, sormuslar babaya... baba yine demis ki "yahu dusunuruz dedik ya"..vay sen misin bunu soyleyen, basvezir kasgoz etmis, askerleri kizilcik sopalariyla eve dalmislar adami biryandan dovuyorlar, bir yandan da "verir misin vermez misin" diye soruyorlarmis. Neyse adam dayaktan yumusacik olmus, "verdim gitti, verdim gitti!!" diye bagirmaya baslamis.. Sonra durumu izleyen basvezir gelmis dayaktan harap bitap babaya sormus:" yahu, madem verecektin kizi niye beklettin bizi bu kadar?" .. baba da aglaya aglaya "yahu bana boyle anlatan olmadi ki.." demis..

Yaa dostlar, boyleyken boyle..Semih hocam bunu anlatti bitirdi, ikimiz de gulduk, gulduk.. sonra onun gulusu arttikca benim ki azalmaya basladi... Tamam hocam dedim, ben kalkayim, tezimle ugrasayim biraz dedim.. O da, vallahi iyi fikir Yilmaz'im dedi..

yavasyavas dedi ki...

yılmazım gerçek anlamıyla muhabbetine doyum olmuyor.

oyluuu dedi ki...

dunku duyumlara gore de yagmur gene dayak yemis okulda ama bu sefer gidip ogretmene soylemis. Demek ki dogaclama ise yaramiz:)

emine dedi ki...

merhaba
Yagmur okulda daha mutlu oldugunu soyluyor:)
hem dogaclama, hem de sizlerle gecirdigi zaman cok ise yaradi
tesekkurler ve sevgiler

yavasyavas dedi ki...

yiğenim yağmur şimdilerde benzer olayları evde anlatmıyormuş. ona sunduğumuz alternatifler gibi davranmadığından, anlatmaya çekiniyormuş.