19 Aralık 2006

beklemek

beklemek ile ilgili bir arkadasimin cevabini yaziyorum. aslinda onun cevabi asil mesaj olma hakkini hakediyor. bu yuzden kendi dusuncelerimi comment olarak eklecegim. iste arkadasin cevabi:

Beklemek

Bence yapılan kişinin yaptığı eylem hiçbir zaman karşıdaki kişi odaklı olmamalıdır. Kastım bencil ya da benmerkezci bir bakış açısı değil elbet. Yaptığın işin sonucunda karşıdan gelecek ya da gelmeyecek tepkilerin referans alınmasını değil kendi duygu ve düşüncelerinin referans alınmasını kastediyorum. Beklemek ile ilgili yazının son kısmında belirtildiği gibi o geldiğinde ki tat hesap edilerek beklemek; karşıdaki kişinin gelmeme durumunda bir yıkıma neden olur. Bence eğer kişi bekleyecekse sadece beklemenin tadını yaşayarak beklemeli. Öyle tutkulu, öyle acıyla beklemeli. Ya gelirse diye beklemek, ya gelmezse sorusunu beraberinde getirir ki bu herhalde bütün organizmaları zorlar. Beklemek durağa giden bir yol olmamalı yani sonunda kavuşmak olmamalı, beklemenin kendisi durak olmalı… Birini beklemenin birini bekleyecek kadar arzulamanın tadı zaten başlı başına yetmeli ki özellikle doğu masallarının sonunda zaten beklenen beklentiyi karşılayamayacak kadar fanileşir, kavuşulsa bile…

Bir mesaj atıp o mesaja cevap beklemek… Bütün barajları yıkıp ona küçük bir dokunuş ve o dokunuşa vereceği cevabı beklemek. Nefes artışı, kalp çarpıntısı, geçmeyen vakit, elin hiç çalmayan telefona çaldı mı diye gidip gelmesi, gaipten telefon sesleri duymak, gecenin bir yarısı birden uyanmak, telefonu kontrol etmek, okuduğunu anlamamak, dinlediğini duymamak, sadece beklemek sadece beklemek… Gelmedikçe sinirlenmek, kendini sorgulamak, acaba demek, şu anda ne yapıyor ola ki demek, süre ilerledikçe karşılaşıldığında ya da geri döndüğünde ne denileceğinin hesabının yapılması, zaman aktıkça salak hayallere dalmak, “gerçekten bekleyenin” durduramayacağı davranışlar olsa gerek.

Ya gelmezse, ya gerçekten o seni hiç düşünmüyor ve çoktan unuttuysa, bekleyene bir önerin var mı? Olmalı bence… Sarılmada ki sıcaklık yetmeyebilir, o kişinin bir daha asla sarılamayacağı düşünülürse…

Bekleyen neyi bekler? Gerçekleşmesini istediği bi şey var demektir. Bir ihtiyacı, ümidi, isteği her neyse insana ait bi şeyler yani. Bizi insan yapan şeyler, fakat yaşama devam edebilmek için bazı savunma mekanizmalarını çalıştırmak zorundayız sanırım. Beklemenin tadını yaşamakta bu mekanizmalardan en güçlü ve güzel olanı bence… Altında şu mesaj yatıyor; gelmesen de yaşarım…

Bende biliyorum bunun yalan olduğunu. Beklemek hayatı dondurmaktır. Bir donuk imge olmakJ. Hareketli içinde dramatik anı sonuna kadar barındıran bir donuk imge her izleyene, her bekleyene aynı şeyi yaşattıran bir donuk imge…

sevgiler

yilmaz erdal

sagol be yilmaz

1 yorum:

yavasyavas dedi ki...

beklemeyi, icinde dramatik ani surekli bicimde tasiyan hareketli bir donuk imge olarak gormek. bu muthis bir tanim olmus.
bir iki itirazim.
beklemek kisi sadece icine donerek yasamayamaz. beklemekte bence cok kisili bir aktivitedir. kimi bekleriz: icimizdeki izdusumu beklemeyi hakeden, yanimizda olmasi sonsuz arzulanan birini.
bu bekleyis ondan bagimsizmidir:
bence hayir. bir kere zaten onun bizim icimizdeki yansimasidir bekleten. birde bu bekleme sureci bekletenin niye beklettigine de oldukca baglidir. yani o bekleyisin ermis havasinda bir adanmislikla mi gececegi, yoksa bir kendini yikismi olacagi: bekledigimizin, isteklerimizin, bekletilme sebebimizin bizde ki yansimasina illaki baglidir.