22 Ocak 2007

yaşamak ağır gelir

yaşamak ağır gelir

bu dünyada yaşamak ağır gelir
eğer başka bir kıtada açlıktan ölen çocuğun acısını acına katmışsan
gözlerin yaşarmışsa, her hangi bir bölgede her hangi bir nedenden yok oluşa mahkum edilmiş ailelerin dramında
dağlarda çarpışan insanların aşk hikâyeleri, özlemleri senin duygularına karışmışsa
o dağlardaki insanlarla çarpışan askerlerin aileleri, acıları, duyguları sana hiçte uzak gelmiyorsa
bir savaşa tanık olduğunda bütün taraflar içinde gözlerin yaşarıyorsa
göç eden bir ermeni,
vatan savunmasında bir türk,
başını dik tutmanın bedelini ödeyen bir kürt,
dili, kültürü için düşlerini, sevdasını bırakan,
ülke bölünmesin diye canını veren
bunların hepsi senden bir parça ise
yani tarafın ve karşıtın her taraf ise,
yaşamak ağır gelir

ne yaparsan yap, bilirsen hep daha yapabileceklerin olduğunu
mesela bir aç insanı doyurduysan
birçok insanı doyuracak bir organizasyon kurulabileceğini
bundan sonrasında açlığın nedenleri ile savaşabileceğini
o da yetmez, çözüm dünyadaki herkesledir
yani ne yapsan yetmez, bunu bilirsen
yaşamak ağır gelir

sevdiklerinin bir gülüşü, senin için çok şey ifade ediyorsa
onlara destek senin yazgınsa
onlarla beraber tanımlamışsan kendini
onlar üzülmesin diye,
onlar güvende olsun diye,
gülsünler diye kendini de dünyaya adayamayacağını biliyorsan eğer
yaşamak ağır gelir sana

hafiflesin istersin yüreğin
gücünün yetmeyeceğine inanırsın
kendi çevrende güzele ait ne varsa yaratmak için uğraşırsın
kendine bir bahçe kurmak, o bahçeyi dünyan yapmak istersin
okumazsın açları, ölenleri, kıyımları,
dünyaya gülerek bakmak istersin
bir ailenin sevgisinde
bir çocuğun tazeliğinde
bir aşkın ateşinde ruhunu yıkarsın,
sonunda gülersin de
daha da sonra bir fotoğraf görürsün
bu duyguları paylaşmış bir yüzün bedenine aittir o
o yüz sana her şeyi tekrar hatırlatır
üstelik o sadece duyumsamakla kalmamış, bunları somuta dönüştürebilmiş birinin bedenidir
haykırırsın sessizce
o güne kadar hiç bir şey yapmamış olmanın suçluluğu ile
bir daha ki haykırışta tekrar hatırlayacağını bile bile
yaşamak ağır gelir

ölümüyle tanıdığım Hrant Dink'in anısına

keşke daha önce tanımış olsaydım

en iyisi bugün de tanımıyor olsaydım

4 yorum:

Yilmaz dedi ki...

Hayat bize mutlu olma sansi
vermedi
Biz kendimizden baska
Herkesin üzüntüsünü
Üzüntümüz,
Acisini acimiz yaptik.
Çünkü Dünya'nin öbür ucunda,
Hiç tanimadigimiz bir insanin
Gözyasi bile içimizi parçaladi...
Kedilere agladik
Kuslarin yasini tuttuk.
Yüregimizin yufkaligi
Kimi zaman hayat karsisinda
Bizi zayif yapti.
Aslinda ne güzel seydir
Insanin insana yanmasi
Sevgili...
Ne güzeldir bilmedigin birinin
derdine üzülmek ve çare aramak.
Ben bütün hayatimda hep
Üzüldüm, hep yandim..
Yasamak ne güzeldir be sevgili
Sevinerek, severek, sevilerek,
Düsünerek...
ve o vazgeçilmez sancilarini
Duyarak hayatin

Yılmaz Güney'in bu şiiri geldi aklıma...

yavasyavas dedi ki...

hatırlatmaz mı, yılmaz hocam, hatırlatmazmı.
iyi ki yazdın. sayende hatırladım ben de. yurttayken dolabıma asmıştım yılmaz güneyin şiirini. her dolabı açtığımda okurdum. aslında o duvara, dolaba astığımız şeyler bir yandan bizleri anlatsada bir yandan da bizleri tekrar programlıyor.

yalın dedi ki...

Hrant Dink'i olduruldugunu ogrendigimde oturdum agladim.
O gunden beri de dusunuyorum neydi beni aglatan diye. Cunku bir kere televizyonda dinlemisligim vardi. Ne baska bisey biliyordum ne yazilarini okuyordum.
Bu yaziyi (Yasamak agir gelir) okuyunca neden agladigimi anladim. Haksizligi, kotulugu gormek ve bunun sonuna kadar gercek oldugunu bilmek agir geldi. Bu konuda bisey yapmamis olmak ve muhtemelen bundan sonra da yapmayacak olmak agir geliyor.
Savas cigitkanlari degil dostluk yanlilari olduruluyor, icten pazarlik yapip arkadan is cevirenler degil dusundugunu soyleyenler olduruluyor, para ve iktidar icin savasanlar degil idealler icin savasanlar olduruyor. Izledigi filmde kotulerin kazandigini goren bir cocuk gibi uzgunum.

oyluuu dedi ki...

bir kitap önerim var: Ece Temelkuran, Agrının derinliğinde. Burada ölü güvercinler ülkesi adında hrant dink'in ölümünü anlatan bir bölüm var, lütfen okuyun, çok iyi yazılmış, arkadaşının ölümünü anlatan bir gazeteci yazisi.
Hrant Dink'in ölümü zihnimde hiçbir zaman unuttuğum olaylardan değil, böyle iki olay daha var, uğur mumcunun öldürülmesi ve sivas katliami. bunlarin izi silinmez, üzüntüsü bitmez, ve malesef failleri de bulunmaz/ceza görmez. Hrant Dink'in son sözü "Yapma yavrum, dur oğlum" olmuş. Ogün Samast'ı da Türkiye'ye tanıtan ilk sözü "Ermeni'yi öldürdüm!!".