9 Ocak 2008

the world's fastest indian

rekortmen bir ihtiyarın gerçek hikayesini izliyoruz. bu ihtiyarın kişiliği beni çok etkiledi. resmen esinleniyorum şu anda. kapitalist, yarışmacı ve başarının yüceltildiği bir toplumdayız. dolayısı ile de sık sık hem hırslı insanlardan rahatsız oluyoruz hem de hırslarımızdan. buna karşıt olarak sarılıyoruz doğu bilgelerinin "savaşma seviş" felsefelerine. ne der doğu bilgeleri: "beklentilerini kaldır at", "bir şeyi ararsan bulamazsın, aramadığında yanında belirir"... tabi bu görüşler, felsefeler de bir yere kadar. terazinin iki tarafı da bir şekilde dengelenmeli ama nasıl. işte bu ihtiyar bir garip denge içindedir ki beni kendine bağlar. çevresiyle ilişkisine baktığında bir bilge. herkesi her şekilde kabul eden, sıcak ve ilgili. içine baktığın da tutkuların yaktığı bir dünya. ne başkalarının rüzgarında sallanıyor, ne de o rüzgarları boğuyor. beraber esmesini de biliyor. sen gerçek misin ey ihtiyar? anthony hopkins nasıl muhteşem oynamışsın rolünü.

Hiç yorum yok: