21 Ekim 2008

arrivederci italya

s. peter meydani, vatikan

italya beni büyüledi dersem yalan olmaz. daha önce istanbul sultanahmet'te dolaşırken tarihin içinde yürüdüğümü hissederdim. yanıldığımı gördüm. binlerce yıllık bir tarihin içinde cap canlı bir şehirde dolandım, roma'da dolandım. yürürken sokağı bir dönüyorsunuz karşınızda etkileyici bir kazı alanı. başka bir sokağa döndüğünüzde tarihi bir eser, başka bir yerde güzel bir meydan ve büyüleyici heykellerle süslü çeşmesi. normalde müzelerde görmeye alıştığımız yapılar burada sokakları ve meydanları süslüyor. şansımız da vardı bir festivale denk geldik. en büyük meydanlarından novanada akşam konserleri vardı. konserlerin birinde kalabalık seyirciler güzel kıyafetleriyle tango yapıyorlardı. ayrıyeten sokaklar kalabalık ve insanları gerçekten çok neşeli ve sıcak. oldukça da yardımcılar.

ispanyol merdivenlerinde bir saat oturursanız, yüzlerce insanın evine götürdüğü fotoğraflarda yerinizi alırsınız.

bu arada kadınlarının güzelliğine değinmeden geçemeyeceğim. gerçekten çok bakımlılar. 40 yaşında bir kadın ile 25 yaşında bir erkeği takılırken gördüğünüzde garipsemiyorsunuz.

vatikan'da pazar ayini. ister istemez vatikandaki sanattan, estetikten ve ihtişamdan etkileniyorsunuz.

klasik bir öğle yemeği üç basamaktan oluşuyor. önce makarna, sonra et ya da balık. son olarak da meyve. tabi espresso içmeden kalkılmıyor. italya'da en ucuz yemek pizza. bir dilim pizza ve bir bira 3 euro. avuç kadar bir makarna yedim, 12 euro'ydu. fiyatından mı bilmem ama yediğim en lezzetli makarnaydı. bir daha yer miyim? tabi ki hayır. çok ilginçtir maraş dondurması formatında olmayan en güzel dondurmayı yedim. meğer roma dondurması diye anılıyormuş zaten. akşam yemeği yemeden geçirebilirsiniz. bar ve kafe ortamları gerçekten etkileyici. ayrıca barlar çok güzel açık büfe mezeler veriyorlar. hem de bedeva. akşam bir bara gidip hem güzelce müziğinizi dinler, hem içkinizi içer, hem atmosferi tadar, hem de akşam yemeğinizi yemiş olursunuz. üstüne üstlük makul bir fiyata olur bu. biz bunu son gün keşfettiğimiz için üzgünüz. yemek yedikten sonra bara gitmenizi hiç tavsiye etmiyorum. aç gözlerle mezelere bakıyorsunuz, keşke midem de aç olsaydı diyerek.

aşk çeşmesi. o kadar etkilendim ki 4 kere uğradım buraya. bizim çeşmelere meraklı belediye başkanlarımız keşke roma'dan etkilenmiş olsalardı.

sant'angelo kalesi

batıdaki roma'dan doğudaki l'aquila'ya geçtik. italya'da doğu batı arası otobüsle iki saat. batıdan doğuya geçerken normal yol yok. ya tüneldesiniz ya da viyadükte. yem yeşil dağlar ve vadiler mühteşem bir manzara sunuyor. l'aquila'nın dört yanı vadiler ve dağlarla çevrili, çok güzel bir üniversite şehri. şehrin sokaklarından deniz gibi vadi ve dağ manzaraları görülüyor. şehir merkezinde 4 bin kişi yaşıyor. bunların 2 bini üniversite öğrencisi. şehrin en gösterişli, tarihi ve önemli binasını şehir kütüphanesi yapmışlar. haliyle biz buna şaşırıyoruz. turistik bir şehir olmadığı için pek ingilizce bilen yok. yine de çok yardımcı oluyorlar.

l'aquila'dan bir manzara. bu şehrin dört bir yanı böyle

l'aquila'nın yöresel bir çikolatası var. yufka arası kalın nutella ve fındık olarak düşünebilirsiniz. bir tanesini aldım ve bitirme sürecindeydim ki etraftakilerin bana bakıp güldüğünü fark ettim. "ne gülüyorsunuz lan, ayı mı oynuyor" demedim. ben de güldüm komik olan ne diye sordum. meğer onlar bu çikolatayı yerken, bir diş alıp bırakıyorlarmış. ben koca bir tanesini hüpletince komik gelmiş. dedim ya sıcak insanlar.

üniversitenin bir dersliği, l'aquila. (foto by oksana)

küçük şehirlerde dolaşmayı çok seviyorum. büyük şehirler gibi ihtişamlı değiller ama daha sıcaklar. insanlar birbirlerine daha bir yakın bakıyor. mesela her barda, barın sahibi ile müşteriler arasında samimi bir muhabbet var. insanlar arasında da aynı samimiyeti hissediyorum. bir ay kalsam herkesle tanışacam. öğrencilerin takıldığı bir rock bara oturdum. heyecanlı vücut dilinden anladığım kadarıyla barmen arabalarla, sarhoşlukla, hız yapmakla ve makas atmakla ilgili bir hikaye anlatıyordu. ben biramı içene kadar o aynı hareketlerle bu hikayeyi dört kişiye anlattı.

sözün özü roma'da yaşanır, hem de çok güzel yaşanır.

italya'da çektiğim diğer fotoğraflara buradan ulaşabilirsiniz: http://picasaweb.google.com/yavastanyavastan/Italya#

2 yorum:

EmRe SeLeS dedi ki...

Bu Roma ziyareti ve anlattiklarin nasil da cezbetti beni. Zaten bi kac gun oncesi bir Italya tatili dusluyorum diye arkadasimla konusuyodum. Bi de bunu gorunce gaza geldim iyice. Cok guzel yazmissin. Senin bu gezi notlarini okumak pek keyifli, devam devam....

Adsız dedi ki...

Italya bekle, ben de gelecegim:)) Insanin sanat ve doga ile bu kadar ic ice olmasi, her an tarihi koklayabilmesi... Orda yasasam hayatim nasil olurdu diye dusunmeden gecemedim.
Hem buradakiler hem de picasaya eklediğin resimler, hepsi cok guzel. Cesmeler, binalar, varaklar, vitraylar, ic islemeler, estetik kaygisi yuksek olanlar icin o kadar cazip ki....