20 Ocak 2009

genlerden memlere













bu aralar uyku öncesi kitap olarak richard dawkins'in gen bencildir'i okuyorum. kitap biz canlıların genleri korumak ve çoğaltmak için birer robot makine olduğumuzu ortaya koymaya çalışıyor. çok da güzel bir dille bunu açıklıyor.

peki biz insanlar sadece genlerin çoğalması için bir robot muyuz? işte bu kitap bu noktada da devrimsel bir kavram ortaya atıyor. artık insan kültürünün geldiği nokta biyolojik evrimle açıklanamıyor. kültürümüzde genler gibi kendini çoğaltmak ve kalıcılaştırmak isteyen başka birşey var o da mem. mem, kültür içinde bulunan ve kendini çoğaltabilen yapıtaşlarıdır. evlilik törenleri, annenin rolü, din vb... mem kavramına örnek gösterilebilir. memin genden bağımsız ve genden çok daha başarılı bir çoğalma yeteneği var. buna örnek olarak fikirleri uğruna ölmüş insanların genlerinin yayılmamasına rağmen fikirlerinin nasıl da hızlı yayıldığını görebiliriz. matrix dünyasını memlerin kendilerini biyolojinin kurallarından kurtarması olarak görebiliriz.

daha önce de insanların çok yetenekli hayvanlardan bir farkı var mı yok mu sorusu beni meşgul etmişti. insan eşittir = yetenekli hayvan tanımı beni bir türlü tatmin edemiyordu. yani bana beni açıklamaya yetmiyordu. bu sırada imdadıma adam zeman'ın bilinç kullanım klavuzu yetişti. insan beyninin insan kültürü olmadan tanımlanamayacağını ortaya koydu. yani kendimizi ve kültürümüzü birbirinden ayırarak tanımlayamıyoruz.

daha önceki bir yazımda (bir virüs: cemaatleşme) bilmeden memlere benzer bir mantığı kullanmışım. nart o yazıya yorum olarak meme'lerden bahsetmişti. ancak şimdi bağlantıyı anladım.

gen bencildir kitabında ilk defa tanımlanan ve üzerine bir çok araştırma yapılmış/yapılan mem, kültürün gelişimine oldukça etkileyici bir açıklama getiriyor.

1 yorum:

eseles dedi ki...

Bkz. Gestalt yaklaşımı: insan çevresiyle bir bütündür. Biyolojik yapisini içinde bulundugu kulturden yani cevreden ayirmadan inceler. Cok da iyi eder.