27 Aralık 2007

haciz evin içine gelmesin

haciz kim bilir kaç aileyi karanlığa itmiştir. hatta tam bugün bile haciz batağıyla acılara gömülen kaç aile vardır? haciz memurları gelir evde değerli değersiz ne görürse almaya çalışırlar. çocuk "niye benim bilgisayarımı" alıyorlar der, soru cevapsız kalır. ya da bazıları hacizden öyle korkar ki yaşamamayı seçer.

bir insanın evine haciz niye gelir: kredi bocundan gelir, senetle aldığı borçlardan gelir. daha acısı başkasının kredi kartına ya da senetine kefil olmaktan gelir.

tabi ki ayağını yorganına göre uzatmayan ya da kefil olarak attığı imzanın riskini tartmayanlar bunun sonucuna katlanacak. haciz geldiği zaman kişinin mal varlığı da elinden alınacak.

insani bulmadığım ve duygusal olarak kaldıramadığım bir nokta var: hacizin insanların yaşadığı evindeki eşyalarına da gelmesi. adamın arabasını evini alın kardeşim de evine girmeyin. çocuğunun eşyasına karışmayın.

mantıksal bulmadığım bir nokta da şu: ödeyemeyeceği borcu alan suçlu da, borcu ödeyemeyecek kişiye verenin hiç mi suçu yok.

2 yorum:

MG dedi ki...

Aslinda bu bloglar Facebook'daki wall-to-wall gibi olsa, tenis maci gibi karsilikli yazardik.
Bankalarin olcusuzce herkese kredi karti verip odenmeyen borca insafsiz faizler uyguladigi, 1 borcu 3 edip sonra o evlere haciz goturdugu yakin gecmisimizin ozellikle dar gelirlileri vuran aci bir noktasi. Dar gelirlinin tanimi geregi ihtiyaci gelirinden cok, kredi karti ile alisveris olanagi olunca aldi, onu sanki gelirinin bir uzantisi gibi gordu, cunku acil ihtiyaci vardi. Ama bu borc erteleme aracinin odeme gunu artik ertelenemeyince aldigindan fazlasini evinden kaybetti.
Bankalar (plug: corporation filmi) ruhsuz varliklar, verirken tartmadi, esantiyon dagitir gibi AVMlerde kart dagitti. Alirken de avukatlari saldi ortaliga ve ozellikle durust ama dar gelirli insanlarin cani bundan cok yandi.
Ama bunu kotuye kullananlar da oldu. Uzerinde hic bir mal olmayip karisinin uzerine fatura alan, sonra karisini bosayan haciz geldiginde kendi bos gorunen cok ahlaksiz da var bu memlekette.

Diger taraftan bakalim bir de. Kucuk esnaf cocuguyum, hacizin onceleri nasil bir utanc kaynagi olarak goruldugunu bilirim. Insnalar dizileri degil cevrelerindeki olaylari konusurdu, o zamanlar haciz alip mahallenin diline dusmek kaldirmasi agir bir seydi. Esnaf da malini tartarak satardi (kendi sermayesi) ve oyle bir taksit gecikti diye haczetmezdi, taksit azaltma, erteleme, borc yeniden yapilandirma yapardi. Hacizin astari yuzunden pahali cunku. Bir musterini ve onun cevresindekileri kaybedersin hacze gidersen, aldigin mallar kullanilmis dar gelirli mali sonucta bes para etmez, Evini bosaltsan yetmez. Mahkeme / avukat masrafi bir de yed-i emin depo, satis, 2. satis vs ugras dur. Zaten dargelirli iyi niyetliyse bir sekilde hallolurdu o is, hacze nadir gidilirdi. Haciz lafinin gecmesi borcluyu zaten odeme plani icin konusmaya gelmeye ikna ederdi.

Olaya duygusal bakmanin geregi yok, ticaret kisiler arasinda iken zaten bu tur dusunceler olurdu, alacakli da insan sonucta. Bankalarin ruhsuzlugu, insanlarin artik Excel tablolarindaki satirlara indirgenmesi bu anilan anekdotlari, sonuclari yasatti diye dusunuyorum ben.

Haciz ekonomik sistemin, adaletin gerekli bir uzvu, ama sadece namuslulara isliyor. Ben de sahsen bir alacagimi hala tahsil edemiyorum, eski isverenim namussuzun teki oldugu icin.

MG dedi ki...

Yazmayi unuttum.
Insanlar da degisti bu arada. Onceleri borcunu odemek seref haysiyet meselesiydi. Nasil tuccarin gozunde insanlar insanligini kaybedip numaraya indiyse simdi sanirim diger tarafta bir kesim biraz da yuzsuzlesti. Evini borcla doseyen, sonra haciz gelince bunlarin hepsi goturulen, 1 ay sonra baska bir isyerinden yeniden ev duzen namussuzlar var. Buna da ev yenilemek diyorlar.

Namuslu insanlar herkesi namuslu sanir. Ortaokulda hatirlarim, Les Miserables okurken bir kiz arkadasimiz mal calan herkesin Jan Valjan oldugu sanrisindaydi.
Hayata gerceklerin gozunden bakmak insani ruhen yasli hissettiriyor.