9 Nisan 2008

demokrasi ve hayır demeyi bilmek

hayır demeyi bilmek ile demokrasinin ne mi alakası var? var var. demokrasi dediğimiz herkesin her istekte bulunma hakkı olduğunu kabul etmek değil mi? bir olayda farklı farklı isteklerin olabilmesine hak tanımak değil mi? bu durumda biri bize saçma gelen, tehlikeli gelen isteklerde bulunduğunda (ki bizim isteğimiz de onlara aynı şekilde geliyor olabilir) "ne biçim konuşuyorsun, yalancısın, defol, kapa çeneni" şeklinde cevap vermek nasıl yorumlanır. başkalarının isteklerine bu şekilde cevap veren bir kişi ile ilgili iki yorum yapabilirim. birincisi bu kişi karşıdakinin bazı şeyleri istemeye hakkı olmadığını ve istememesi gerektiğini düşünmektedir. bu demokratlıkla uyuşmaz. ikinci çıkarımım ise bu kişi hayır demeyi bilmemektedir. herkesin herşeyi isteme hakkı olduğunu düşünen bir kişi, herkesin herşeye hayır deme hakkı olduğunu da teslim eder. bu durumda kendinden beğenmediği bir şey istendiğinde rahat bir şekilde sinirlenmeden hayır diyebilir. artık aşağıdaki haberi siz değerlendirin:
Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin sorunlarını anlatmak üzere Ankara'ya gelen heyette yer alan Diyarbakır Barosu Başkanı Sezgin Tanrıkulu'yla Başbakan Tayyip Erdoğan tartıştı. Tanrıkulu'nun Kürtçe eğitimle ilgili taleplerine kızan Erdoğan, "Yalan konuşuyorsun, sen dürüst değilsin" diye çıkıştı. "Dürüstlüğümü kimseye ispatlamak zorunda değilim" karşılığını veren Tanrıkılu'sya toplantıyı terk etti.

4 yorum:

MG dedi ki...

Sanirim iki demokrasi var.
1.cisi halkin ekseriyetinin kabul ettigi olur demokrasisi. Eski elen sehir devletlerindeki yonetim tarzi, halki bir meydana toplayip Ey ahali A yada B, hangisi? deyip birini secmek ve hangisi cok oy alirsa herkesin ona uymasi.
2. ise bazilarinin belki yeni isim aramaktan yorulup demokrasi dedigi, bazilarinin da cogulcu demokrasi dedigi son 30-40 yilin kavrami. Baskalarina zarari yoksa herkesin bildigi yolda gitmesi. A diyenlere A, B diyenlere B, kalabalikta az oldugu icin hic sesi duyulmasa da C diyenler C. Mutlak bir sekilde tek karar alinmasi gerekmiyorsa devletin / toplumun zorlayici tek karar almamasi, herkesi kendi haline birakmasi.

fizikci dedi ki...

"Yalan konuşuyorsun, sen dürüst değilsin" demek neden demokratik hak olmasın? O da kendi fikrini beyan etmiş olamaz mı?

Bunlara takılmayın bence. Kim demokrat kim değil anlamak isterseniz, kim darbelerden yana, kim askere davetiye gönderiyor, kim parti kapatıyor / kapanmasını destekliyor, kim bütün bunlara karşı çıkıyor ona bakın.

Bu ölçüyle bir bakın isterseniz; darbeci Cumhuriyet gazetesi mi, yoksa Taraf mı demokrasiden yana? Türklük hakkında konuşmayı suça dönüştüren 301'i değiştiren AKP (yani Tayyip) mi demokrat, yoksa buna karşı çıkan CHP mi?

Teorideki "gerçek demokrasi nedir, nasıl olur" tartışmaları ayrı konudur. Onu dilediğiniz kadar konuşabilirsiniz, eğlenceli olabilir. Ama şu an Türkiye'de yaşadığımız parti kapatma, orduyu göreve çağırma, herkesi kendi kalıbına sokmaya çalışma (laik, çağdaş, vs) gibi şeylerin demokrasiyle en ufak bir ilgisi yoktur hatta faşizmin ta kendisidir.

yavasyavas dedi ki...

"Yalan konuşuyorsun, sen dürüst değilsin" demek niyet okumaya girer. "niyet okumayın" cümlesini en çok kim kullanmaktadır?

demokrasi konusuna gelirsek. akp'nin tek başına demokrasiyi savunduğunu düşünmüyorum. tam tersi ikinci seçimden ezici şekilde galibiyetle çıktıktan sonra demokrasinin rafa atıldığını görüyoruz. ne zaman ki kapanma davası açıldı demokrasi ve ab tekrar popüler oldu.

ben chp demokrat, akp demokrat değil gibi bir cümle kullanmadım. tek başına chp ya da tek başına akp demokrasi savunucusu olamaz. birinin engeli olmazsa diğeri demokrasiyi rafa kaldırır. bu ikisi içinde geçerlidir.

MG dedi ki...

Uc kisimda:
1- Mustafa'nin yazdigindan benim anladigim onun demokratik bulmadigi baskalarinin farkli istekleri olabilecegini, olaylari farkli degerlendirebilecegini kabul etmemektir. Karsidaki kendine lutfedilenle yetinmeli, bir sey isterse de kabahatli olmaktadir. Bu yaklasim demokratik bir yaklasim midir?
Yazilani 'sunu demek demokratik hak degildir' seklinde farkli bir kilifa sokmanin dusunsel meydanda uste cikmak icin biraz arkadan dolanmak / retorik yapmak oldugunu dusunuyorum. [Oyle dusunebilirim degil mi, hakkim var mi?]
2- "Yalan konuşuyorsun, sen dürüst değilsin" demek niyet okumak degil, 'ad hominem' denen karsi dusunceyi dile getirene saldiridir. Sonucta Kurtlerin ana dillerinde egitim haklarina dair bir sey soylenmemis, bu istekleri dile getiren sahisa kisisel bir saldiri yapilmistir. Velev ki bu kisi baska bir olaydan dolayi durust olarak taninmayan bir kisi olsun, bu Kurtlerin ana dillerinde egitim isteklerini dile getirme hakkini vermemekte midir yada durust olmayan bir kisinin bu istegi dile getirmesi bu istegi yok mu saymak demektir.
3- Fizikci arkadasin yazi uslubundan yazisinin muhataplarina karsi yukardan bakar, didaktik bir uslup sezindim. Ozellikle olaylari kategorize edip tum konulari taraflara boldugunu gozlemledim. Ornegin Kurtlerin Turkler kadar ozgur yasamayi istemelerini hakli bulmak ve burada bu istegin dile getirilmesine garip bir tepki veren ve iktidarinda Kurtlere daha fazla hak arayislarina karsilik vermeyen RTE'yi elestirmeyi partisinin kapatilmasini desteklemek ya da darbe istemek olarak yorumlamamak gerekir.
Dunyayi siyah - beyaza boyamayalim.
(Ama sari kirmiziya itirazim yok :P)
--
Bir de bir konuyu unutmamak gerek. Hic birimiz (bildigim kadariyla) aktif politikayla ugrasan / ugrasabilen kisielr degiliz. Bunlar gunluklere yazilan kisisel yazilar/ yorumlar. Bunu gozardi etmemek gerek.
Turkiyenin carpik secim duzeni ve tum parti orgutunu lidere bagimli kilan partiler sistemi ne yazik ki Turkiyeyi parti bolluguna itse de buralarda dusunsel tartisma ortamlarina imkan saglamamaktadir. Zihinlerini ve zamanlarini buna harcayanlar ancak diger ortamlarda bunu dile getirmekte, buralardan da disari cikamamaktadir.