11 Mayıs 2008

lise arkadaşları

haftasonu istanbul'a gittim. hem büyük bir şanssızlık sonucu beyninde tümör çıkan lise arkadaşımı görmek hem de başka bir lise arkadaşımın düğününe katılmak için düştüm yollara. neyse ki arkadaşım tümör ile mücadelesini kazanmış ve oldukça da iyi durumdaydı. diyeceğim birbirinden oldukça farklı duyguların bir arada olduğu bir yolculuktu. daha önce de çocukluk ve lise üzerine yazmıştım. anlaşılan yazacak daha çok şey var.

lise arkadaşlarını tekrar görmek çok farklı duygular getiriyor. tam kanımızın deli aktığı yaşlar beraber yurtlarda yatılı kalmışız. o zaman yaşananlar o kadar yoğunmuş ki yıllar sonra arkadaşlarımı gördüğümde sanki muhabbet nerde kaldıysa oradan devam ediyor. birbirimizin hayatlarına dair pek bir bilgimiz olmasa da üniversite ve sonrasında çok farklı deneyimlerin içinde olsak da sanki hala lisedeymişcesine birbirimize bakıyoruz. geçmişe özlem değil hissettiklerimiz. yanyana oturduğumuz arkadaşların şu andaki durumuyla kendimizi kıyaslamak değil. çıkar ilişkisi hiç değil. aramızda hiç bitmeyecek bir bağ oluşmuş artık. nerede ve ne zaman olursa olsun karşılaştığımızda birbirimize sanki lisedeymiş gibi yakın olacağımızı biliyoruz. belirtmeden geçemeyeceğim. arkadaşlarla konuşurken fark ettik ki kopya çekişlerimizin bize faydası çok olmuş. entellektüel zekaya dayalı eğitimde iş birliği, ekip çalışması, korkularla yüzleşme, yaratıcılık... gibi bir çok yetenek örgütlü kopya aktivitelerimizde gelişti.

lisede de güçlü bir kişiliği vardı, şimdi de öyle. kanser koparamamış hayata bağını, eğlenceli algılayışını. "umarım iyidir" diye korkuyla gittim kapısına. o onca ameliyat ve tedavinin arkasından ayakta, dimdik ve gülerek karşıladı bizi. güzel muhabbeti ve olayları tiye alışı sayesinde hasta ziyareti değil de güzel bir eğlenceye gitmiş gibi olduk. tedavinin iyi bir durumda olduğunu ve hayatına öncesinde olduğu gibi devam edebileceğini öğrendik. bekliyorum ankaraya gelişini.

hey gidi sıra arkadaşım kemal hey. dağmatlık yakışmış sana. gelinimiz boşnaktı. bu sayede boşnakların o güzel halayını gördük. underground'ın müziklerini hatırlatan ezgilerle halaya durdular. çok inceledim, aralarına karışıp yapabilir miyim diye. çıkaramadım, karışık geldi. boşnaklar hem kadınlarının güzelliği hem böreklerinin lezzeti hem de halaylarıyla hatırlanacaklar bende. kemal, kardeşleri ve anne babasının hep beraber harmandalı oynayışı izlemeye değerdi. tabi ben alışmışım doğu yöresi tarzı halaylara. halayın çeşitli hallerinin döndüğü düğünlere. gelin boşnak, dağmat efe olunca halay işi bize kaldı.

1 yorum:

oyluuu dedi ki...

ne diyim ispircim kopya cekme davranisina bu yaratici bakisin bana kendimi sorgulatti. cekin cocuklar kopyayi cekin, hem isbirligi hem yaraticilik hepsi bu isin icinde:)